hesabın var mı? giriş yap

  • terbiyesizdir. gerçek anlamda terbiyesizdir. ailesi terbiye vermemiştir. kişisel alan nedir bilmez. saygı nedir bilmez. her an her şeyi yapabileceğini sanır. burada onu savunan saygısızlar da vardır. bu ego değil arkadaşlar bu özel hayattır. öğretmenin de özel hayatı var. saygı duymanız gerekiyor.
    benim de bir öğrencim gece 3 te ödev göndermişti ertesi gün neden bu saatte gönderdin diye sorduğumda “daha erken ben 5 te uyuyorum” demişti. işte dünyayı kendi etraflarında dönüyor sanıyorlar. o uyumamışsa kimse uyumamıştır sanıyor.

  • her yerde karşımıza çıkan kızlardır bunlar. özellikle barlarda "seni sepetledim kime ne hayat benim sana ne *" gibi sözler içeren aşk marketin en rezil şarkılarında ellerini, avuçlarını açarak ileri geri sallarlar. omuz dirsek arası sabit koldan ele kadar olan kısım ileri geri sallanacak şekildedir. avuçlar dediğim gibi açıktır. arada "ben" geçen kısımlarda kişi kendini göstermeli, "defol git hayatımdan... aşksız hayat pek güzel" gibi kısımlarda ise elin dışı karşıya bakacak şekilde "illallah" haraketi yapılmalıdır göğüs hizasında. bir agresyon içerir. "haaaeartıığğk sevmeğyeceeeğğiiim" de kollar yukarı doğru iyice açılır arkadaşa gözler bereltilerek bakılır.. klip gibidir... ben gıcık olurum yapana tekme atarım tersim pistir.

    bir de şöyle bir alt grubu var bunların...
    (bkz: okul servisinin arkasinda sarki soyleyen kiz grubu)

  • nöbetçi astsubay hafifçe kapınızı tıklatır. iki kolunun altında iki güzel kız, birini seçmenizi ister. ikisininde elinde birer kahvaltı tepsisi, seçtiğinizi odaya bırakır ve diğer kızla gider. mango aromalı o ferahlatıcı içeceğinizi bitirdikten sonra da hem onu tazelemek, hem de biraz daha serinlemek için havuz başına, diğer komutanların yanına geçilir. fonda da jazz havalarında ya da big band formatında yaylalar coverı dönmektedir.

    her seferinde ısrarla sormama rağmen sonrasını anlatamadan düşüncelere dalıp gittiler, bana anlatılan bu.

  • seneye bu zamanlar gösterime girecek olan. ayrıca ilk görselleri yayımlanan ve christopher nolan tarafından yazılıp ve yönetilen oppenheimer filmi hakkında konuşmalar devam ederken atom bombasından söz etmek olmazdı diye düşünüyorum
    çünkü film, ilk nükleer bombanın babası olarak kabul edilen teorik fizikçi j. robert oppenheimer'ı anlatmaktadır. tarihler boyunca insanoğlu bir çok silahın yapımına imza atmış fakat şimdiye kadar içlerinde bu kadar korkutucu ve etkili olan, hatta dünyaları bile yok edebilecek seviyede başka bir şey ürettiklerini pek düşünmüyorum.(bkz: silah/@zagalar)

    çünkü oppenheimer 1965'te bir televizyon yayını için röportaj yapmaya ikna edildiğinde şunları söylemişti:
    --- spoiler ---

    ilk atom bombası testi 16 temmuz 1945'te new mexico'daki trinity tesislerinde başarıyla patlatıldığında. dünyanın artık eskisi gibi olmayacağını biliyorduk. yanımda bulunan birkaç kişi güldü, birkaç kişi ağladı. çoğu insan sessizdi. hindu kutsal kitabından, bhagavad gita'dan bir satırı hatırladım ; şimdi ben ölüm oldum, dünyaların yok edicisi oldum.
    --- spoiler ---

    bu sözleri söylemesinin nedeni, ürettiği şeyin; insanları öldürme amacıyla ilk defa 6 ağustos 1945 tarihinde japonya'nın hiroşima kentinde kullanılmasıydı. dahası da üç gün sonra, nagazaki'ye ikinci bir bomba daha atılmasıydı. atılan bombaların öldürdüğü insan sayısı tahminen 214.00 kişi civarındaydı ve bu silahın neden olduğu yıkım, savaş tarihinde daha önce eşi benzeri görülmemiş bir şeydi. saniyeler içinde bu kadar insan bir anda kül olmuştu.

    insan oğlunun bu tasarımı nasıl başarmıştı bunu, bu acımasız bomba nasıl çalışmaktaydı?
    öncelikle en başa dönerek, basit şeyler anlatmakla başlayalım; bir atom, üç atom altı parçacıktan oluşur: bunlar proton, nötron ve elektron. atomun merkezinde bir çekirdek bulunur, çekirdek ise proton ve nötronlardan oluşur. protonlar pozitif yüklüdür, nötronlar yüksüzdür ve elektronlar ise negatif yüklüdür. normal bir durumda protonların elektronlara oranı her zaman 1'dir. yani atom sabit durumdadır diyebiliriz basitçe.

    örnek vererek anlatacak olursak, biz bir elementin proton sayısını değiştirirsek farklı bir element elde ederiz. elektron sayısını değiştirecek olursak bir iyon elde ederiz. nötron sayısını değiştirdiğimizde ise bir izotop elde ederiz. işte bir nükleer silahta kullanılan elementlerde bir atomun izotoplardır. çünkü izotoplar kararsızdırlar ve yarılanarak çeşitli büyüklüklerde enerji yani radyasyon yayarlar.

    örneğin karbon 14 izotopunu duymuşsunuzdur. bu elementin 6 protonu ve 8 nötronu bulunmaktadır, yani karbon elementinin kararsız yani radyoaktif olan ve nadir bulunan bir formudur. işte nadir bulunan bu izotop, tüm organik maddelerde bulunmasından dolayı arkeolojik, jeolojik ve hidrojeolojik örneklerin tarihlendirilmesinde kullanılan radyokarbon tarihleme yöntemi adı altında kullanılmaktadır.
    işte bu sebepten ötürü nükleer silahlarda büyük bir güç yayan uranyum-235 izotopu ve plütonyum-239 izotopu gibi elementler kullanılmaktadır.

    nasıl çalıştığına gelecek olursak;
    küçük çocuk olarak isimlendirilen bu bomba 300 cm uzunluğunda, 71 cm çapındaydı ve yaklaşık 4.400 kg ağırlığındaydı. bombanın içinde bulunan uranyum-235 malzemesi silahın yapılış amacına göre iki kısma ayrıldı: yani mermi ve hedef olarak ikiye bölünmekteydi. bombanın içindeki bu ayrım erken patlamayı önlemek için yapılmıştır ve fisyon reaksiyonu oluşturmayacak şekilde ayrı kritik altı kütlelerde tutulmuştur. yani kritik kütle, bir nükleer fisyon reaksiyonunu sürdürmek için gereken minimum bölünebilir malzeme kütlesidir.

    namlunun arkasında bulunan yani mermi uranyum-235'i ateşlemek için dört silindirik ipek kordit tozu torbası yerleştirildi . bu ateşleyicisinin içinde , yüzde 65 nitroselüloz , yüzde 30 nitrogliserin , yüzde 3 petrol jölesi karışımından oluşan, yaygın olarak kullanılan dumansız bir itici gaz bulunmaktaydı. bu ateşleci tetikleyecek yapı içerisinde bir barometre düzeneği bulunuyordu ve bombanın belirli bir yükselikte aktif hale gelmesini sağlayacaktı. ateşleyici ateşlendiğinde kare başına 280.000 kilopascal bir basınç oluşturacak şekilde gerideki uranyumu iter ve hedef uranyum-235' çarpar bu durum reaksiyonun başlaması için yeterli değildir. daha sonra, fisyonun başlaması için süper kritik kütleye serbest nötronlar eklenmelidir. işte bu nötronlar, hedef uranyum-235 halkasının yanlarında bulunan bir nötron üreteci yapılarak tamamlanır. bu üreteci , bölünebilir yakıt çekirdeği içinde folyo ile ayrılmış küçük bir polonyum ve berilyum peletidir.

    oluşan basınç ve ısıyla; alt kritik kütleler bir araya geldiğinde folyo kırılır ve polonyum kendiliğinden alfa parçacıkları yayar. bu alfa parçacıkları daha sonra berilyum-9 ile çarpışır ve berilyum-8 ve serbest nötronlar üretir. nötronlar daha sonra fisyonu başlatır. sonrası booom.... hiroşima'ya atılan bomba olan bu bomba , yaklaşık yüzde 1.5'lik bir verimlilikle 20 kilotonlık bir enerji ortaya çıkardı bu da 20.000 ton tnt'ye eşdeğer bir durumdu.
    görsel-1hasar haritası

    nagazaki'ye atılan bomba olan şişman adam,bomba 3.3 m uzunluğunda ve 150 cm çapındaydı ve 4.700 kg ağırlığındaydı. iç patlamayla tetiklenecek bir bomba düzeni oluşturulmuştu. diğerinden farklı olarak bombanın ortasında u-235 küresinden ve yüksek patlayıcılarla çevrili bir plütonyum-239 çekirdeğinden oluşmaktaydı. diğer bombadaki gibi bu bombada da e çekirdeğin merkezinde reaksiyonu başlatacak ve nötron salınımı yapacak polonyum ve berilyum elementleri bulunuyordu. dış küre patladığında patlayıcılar ateş açarak bir şok dalgası yaratacak. bu şok dalgası ve basınç çekirdeği sıkıştıracak ardından polonyum ve berilyum elementleri nötron salımına başlayarak bir fisyon reaksiyonu başlatacaktı. sonuç yine boommmmgörsel-2

    kaynak:12

  • doların tüm para birimlerine göre değer kazanması, doğru.
    sebebi: fed'in faiz arttırımı.

    dolarla birlikte tüm para birimlerinin tl'ye karşı değer kazanması, o da doğru.
    sebebi: türkiye'nin içler acısı hali.

  • tacize uğrayan kadının hissiyatını bir erkeğin anlaması imkansız.
    normalde cevval, hakkını arayan, lafı gediğine koyan biri olarak bilinirim ve doğrudur da. yeri gelir adamın ağzına ederim, hiç çekinmem. gel gör ki taciz anında çok sessiz, çok naçar kalıyorum ben de. bunun sebebi nedir, psikolojik altyapısı nedir bilemiyorum. çok net olarak hissedilen tek şey aşağılanmışlık oluyor. adam seni durduk yere aşağılıyor ve sen karşılığını veremiyorsun. hani biri sana tokat atsa sen de atarsın ödeşirsin. ama tacizciyi nasıl cezalandıracaksın, yaptığı şeyin erkek tarafı için bir karşılığı yok. dövsen sövsen yine yetmez, karşılık gelmez.
    kızcağız belli ki zaten kapalı bir çevrede yaşıyor, korunaklı bir hayatı var. sarsılmış, dengesi bozulmuş. hani dallamanın biri çıkıp da "bir elleme ile de bayılır mıymış insan" filan derse diye söylüyorum, bayılır kardeşim. çok asap bozucu bir şey, tarifi imkansız.

  • huzur vermez.
    hayır saat olmuş gecenin onu, ofisteyim, hala çalışıyorum, durup durup sinyal istiyor piç. vermiyorum ya sinyal falan. gider misin buradan?!!!
    teşekkürler.